Loading...

Fikralarimiz



 


Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
+90 1234567890
Bugün 10 ziyaretçikişi burdaydı! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol

ERZURUM YÖRESİ FIKRALARI

 
Ağa Kaşığını Bana Ver
 
Erzurum'un köylerinden gırgıt bir ağanın Memet isminde hizmetkârı(ırgat) varmış. 
Bir gün ağa hizmetkârı yemeğe çağırır. Ancak sofrada tek kaşık vardır. Ağa bir öneride bulunur:

-Ula Memo sen yedi tene köy adi sayana kadar ben yiyim; daha sonra ben sayarken sen yersen der. 
Memo kabul eder, ağa daha ikinci kaşığı ağzına götürmeden hızlı bir şekilde Memo yedi köyü sıralar:

-Erçik, Ermeçik, Tikkir, Poççik, Tevrüçük, Ağveren Ağaver Ağa kaşığı beri ver. 
Ağa kaşığı verir. Sıra ağa'ya gelmiştir. 
Ağa yedi köyü sayana kadar Memo yemeği bitirir.

Bu fıkra farklı olarak şu şekilde de anlatılır.


Erzurumlu bir yerden bir yere giderken yolu Karslı bir çobanın koyun otlattığı yayladan geçer. 
Karslı çobana selam verir, çoban selamı alır. Bizim 
Erzurumlu çobanın yanına gelir ve sohbete başlarlar.

Bu arada Karslı çoban Erzurumluya :
- Dadaş, der, bir tas ayranım, bir tane de kaşığım var. Nasıl edelim?

Erzurumlu :
- Kolayı var, der. 
Sen memleketinin civarındaki köyleri say, o arada ben ayranı içeyim. 
Sonra da ben sayayım, sen iç.

Bu çözüm Karslı çobanın aklına yatar ve başlar köyleri saymaya. 
O arada bizim Erzurumlu tastaki ayranın yarısını içer. Karslı :

- Tamam, der. Şimdi de sen say ben içeyim. 
Kaşığı alır. Bizim Erzurumlu saymaya başlar :

- Horum, Horum, Horasan; (Aşağı Horum, Yukarı Horum).
Saclığ ile Pirhasan.
Ağaver, Vağaver;
Ağa gaşığı bağa ver...

Karslı çoban daha ikinci kaşık ayranı içmeden elinden kaşığı alır...


 
 
       Ağzın İçinde  
 
Dadaş evini kiraya verir. Kiracıya evi gezdirmeğe başlar;

-"Bah gardaşım ev bu içi oda bi sofa ambura çiler.
Deyha bahçadada tuvalet de yakın ağzızın içinde.
Bahçayada poh püsür ek çoluh çocuk yesin. 
Bele evi nerde bulcahsan gardaşım."



içi : 2

ambura : burası

poh püsür : her şey
 
 
Çim Ben mi
Erzurum'da ermenilerin olduğu dönemde, kurban bayramı. 
Erzurumlular kurban kesiyorlar, bunu gören ermeninin biri arkadaşına;

- Ben de kurban kesmek istiyorum, der.

- Olur mu saçmalama. 
Sen müslüman değilsin, kurbanı niye keseceksin ki? diye karşı çıkar arkadaşı.

Tabi ermeni kararlı, gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir.
 Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz.
 Bunun üzerine ermeninin arkadaşı yanına gelip;

- Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki müslüman kahvesine 
bir tanesinden rica et gelip kessin, der.

Ermeni elinde bıçak üstü başı kan içinde kahveye girer.

- Bir müslüman arıyorum, der.

Kahve halkından biri korkudan "Ca..ca..camiye gittiler, burada müslüman yok" der.

Adam camiye gelir ve içeri girip, " Müslümanlar buradaymış, öyle mi?" der. 
Cemaatte çıt yok. Sonunda dayanamayıp arkası dönük olan hocayı gösterirler. 
Ermeni hocanın karşısına dikilir; "Burada tek müslüman sensin heralde". 
Hoca kanlı bıçağa bakar ve "Çim? Ben?... Bene müslüman diyenin celmişini ceşmişini...."

 
ALTIMA İŞİREM
Gullebi Turan'la Tilki Mevlüt çok içmişler. Sarhoş olmuşlar.
Bir duvarın dibine ikiside def'i hac-et etmek için yaslanmışlar.
Turan, Tilki Mevlüd'e demişki,
—Ola Mevlüt elimde bişe görirmisen, o da demişki;
—Yooooğ bişey oğlum demiş.
Turan derki,
—Eleyse yandım oğlum,altıma işirem!
 
ATAŞI YÜKSELT
Erzurumda yaşlı bir nene doktora gitmiş.Bir çok hastalığı var.Doktor hemşireye

“annenin ateşini ölç” demiş.Hemşire “ doktor bey ateşi yüksek 37 “ deyince nene

“ Dohtor oğlum gurban olim ambu eteşi 40 a çıharda birez issinim,soyuhdan

doniram.. “demiş.
 
AYNA
Erzurumlunun biri İstanbul'a çalışmaya gider. Ömründe hiç fotoğraf görmemiştir. 
Aynaya bakar, aynadaki simayi kendi fotoğrafı zanneder.
Der ki:

"Ne güzel resmim var. Buni nişannıma gönderim fotorafımi görsün."

Nişanlısı aynada kendisini görünce:

"Ana, Memmet üsdume kuma getirmiş!" diye bağırır.

Anası:

"Hele ver bahim." der. Anası aynada kendisini görünce, der ki:

"Bula bula da anbu kafderi mi bulmuş?"
 
 
Bele Ettiğiz Değil Mi ?
Erzurumlu hakkın rahmetine kavuşur, 
Öbür dünyada bakar ki iki büyük kapı var ve meftalar birinin önünde kuyruk olmuşlar.. belli ki cenet kapısı.

Erzurum lu uyanık . Kuyruk beklemeyecek önünde hiç kimsenin beklemediği kapıdan dalar içeri.

Tabi içeri girer girmez zebaniler Erzurumluya dalarlar ve bi güzel benzetirler.

Erzurumlu kendine geldiğinde söylenir:

--Ahan Beele Yapirsizz , ondan kimse gelmiir buraya
 
Benim Damım
Erzurum’lu İstanbul’da gezerken hele bir de avu diskoya gidim demiş. Kapıdaki bekçi:

-"Damsız girilmez, yasak"

Diyince:

-"Gardaş benim damım Erzürümün Sitavuh kövünde.Hoç altına gındıllik tahacah halım yoh!"
 
 
Biraz Sabun Sür
Erzurumlunun biri İstanbul'da berbere gider. Berber bunun 
Erzurumlu olduğunu anlayınca tıraş ettiği adamla yüksek sesle muhabbete başlar.
"Geçenlerde bir Erzurumlu geldi. Traş edecektim. Tam sabun sürmeye başladım, bileğimden tutdu.
"Gardaş biz Erzurumlu yuh, sabunnan tıraş olmazıh, dedi. Sabunsuz tıraş ettim kalktı gitti."
Sıra Erzurumluya gelir. Berber tam sabun sürecekken bileğinden tutar:
"Biz Erzurumlu yuh, sabunnan tıraş olmazıh gardaş."der. Berber sabunsuz tıraş etmeye başlar. 
Erzurumlunun yüzü kan içinde kalır. Sonunda dayanamaz ve:
"Gardaş ben Erzurum'un kövündenem. Sen hele birez sabun sür." der

 
Boz Palto

Erzurum’un Yoncalık köyü muhtarı (rahmetli) Hüseyin Emi,hanımını şehre getirir.
Tabii Hüseyin Emi 2 metre ileride gider,yengenin yanında yürümesine izin vermez. 
Ancak, yengenin gözleri iyi görmez. Hüseyin Emiyi sadece boz (gri) paltosundan tanır ve öylece peşinden gider. 
Caddeye çıkarlar Hüseyin Emi önde, yenge ardında epey giderler. Hüseyin Emi. 
geliyor mu diye bir bakayım der ve geri döner. Bakar ki yenge başka tarafa gidiyor. Hemen koşar:
-Nere gidisen gari?..der
Yenge :
-Nebilim, boz paltoyu gördüm gidirem, sene benzettim .
Hüseyin Emi kızarak;
-Her boz paltoluyu Hüseyin sanarsan tebiki 12 çocuk olur.
 
Canım Çıha Erzurum
Öğretmeni Antalya'da bir okulda orta okul son sınıfta okuyan Erzurumlu bir öğrenciyi kaldırır tahtaya ve sorar:

-Yavrum Erzurum'un bitki örtüsünü anlat bize.

Öğrenci başlar:

-"Canım çıha * Erzurum dokkuz ay gış iki ay yağmur bir ay da yazi görir görmir bidaha gışa dönir."

*Canım çıha : Canım cıksın (Bir acıma duygusu ifadesi)
 
Ağır Şey Kaldırma
Teyo pehlivan bir gün kötü sıkışır.Hemen işemek için uygun bir yer arar.
Ancak nereye baksa duvar gibi veya tenha bir yer bulamaz.
Bunun üzerine ellerini duvara dayayıp işemeye başlar.Pehlivan'ı o şekilde görenlerden biri sinirli bir şekilde:
-Ayıp Pehlivan ayıp! Senin gibi bir adama bu yaptığın bu yakışır mı?
İnsan heç olmazsa o termaşın ucundan tutar da etrafına attırmaz, diye sitem eder.
Tabi Pehlivan rahatlamanın getirdiği bir huzur içinde istifini bozmadan karşılık verir:
-Ola haklısan ama belim ele ağırir ki .Tohtor da ,Pehlivan sakın ağır birşey galdırma dedi, o yüzden meredi tutamiram...
 
Akideyi Neydimçi Oğlum
Agideyi çok seven kadınınkocası ölür. Aradan uzun zamangeçer.
Adet üzere oğlan anasına soa;
Ana sen agideyi çoh sevisen,sene agide mi alim,yohsa seni ere mi(kocaya) verim?

Anası içini çeke,cevap verir;

"Oğul,ben ehdiyar gari.Agideyi hangi dişiminnen yiyim!!!
 
Ana Tez Gehvelti Hazirla..
Erzurumlu genç sabah saatin 7 sinde kalkar ve hemen annesini uyandırır. Ana tez gahvelti hazırla der.
Annesi meraklanır. Tabi oğlunu kahvaltı için niye bu kadar acele ettiğini sorar.
-Heyirdir oğul ne oldi der,
Genç Dadaş hemen cevabı yapıştırır :
- İstasyona gideciyih, şimdik gars treni gelir. Ordaki oruç tutmayanları degeciyih der.
 
 
Aslan Bu Aslan
Tebrizkapı civarında bir camide müezzinlik yapan 
Emin Hafiz, darlandıkça uydurduğu firkete ile yardım kasasından kağıt paraları aşırmaktadır.

İmam Efendi, 
kasadan sürekli bozuk para çıkmasına bir anlam veremez ve işi kolaçan ettiğinde durumu anlar.
 Münasip bir lisanla bunu Emin Hafiz'e söyler:

-Hafiz, diyirem ecep bu kasaynan bir tilki mi oynir?

Tilkiliği kendine yediremeyen Emin Hafiz, elini yumruk yapıp göğsüne vura vura:

-Ne tilkisi Hocam, bu aslan bu aslan!
 
 
 
Ay Gardaş Bırahın Onlar Sevinsin
İran'da şah devrilmiş Humeyni başa geçmiştir. Şahın yakın korumalarından biri Türkiye’ye kaçar.

Gelir Erzurum'a Cumhuriyet caddesindeki bir otele yerleşir.

Ertesi gün 12 Mart'tır kar tipi soğuk ki maazallah donarsın.

Acem şaşırır kalır tedariksizdir, üzerinde yalnız bir ceket vardır. 
Eski hükümet konağının önüne gelir ki bir şenlik bir bayram. Dadaşlar oynuyor davullar çalıyor.

İranlı merak eder birini çevirip sorar;

“Eğeee siz neylersiz burda?”

Erzurumlu cevap verir;

“Bu gün bizim mutlu günümüz gardaş, Erzurum’u düşmandan kurtardığımızın günüdür.”

Soğuk iliklerine kadar işleyen İranlı Dadaşa bakar ve der:

“Ay gardaş siz neye sevinirsiz ki bırahın da onlar sevinsin”

 
Başka Çimse Yok Mi?
Körkütük sarhoş dadaş evine giderken belediyenin açtığı çukura düşer.

Çabalar çıkamaz,bağırmağa başlar:

''volaa beni gurtaracag çimse yohmi?''

Bağırtıyı duyan biri çukura yanaşır.

Kurtarcağı adamın sarhoşolduğunu anlayıca,''Bak dadaş seni gurtarıram ama bene söz ver bi daha içmeyecahsan'' der.

Bizimki kuyunun diğer tarafına gider başlar bağırmaya:

Volaaa beni gurtaracah başka çimse yohmu yav!!!!!!!
 
Ben Ele Tankolıhtan Annamam
Erzurumlu kız istanbul'a akrabalarına misafir olur.
Kaldığı evin kızı arkadaşları ile tanıştırır bizimkini.
Söz gelir,seher vaktinde romantizme dayanır.
İstanbul,da doğmuş kızlar dan biri anlatır
"Ben seher vaktini,kuşlarım mahsum ötüşünden anlarım."
Bir başka istanbullu
"Ben, ağaç yapraklarının sesini hisseder ve seher vakti olduğunu anlarım."
Sıra bizimkine gelir.
"Vallah gızlar ben ele tankolıhtan anlamam.Ne zaman cullum gelir anniramçi sabah olmuş.